Sual: Uşur ne demektir, nelerden verilir ve ne ölçüde verilir?
Cevap: Topraktan alınan mahsulün zekâtına uşur denir. Borcu olanın da uşur vermesi lazımdır. Uşur vermek, Kur’ân-ı kerimde, En’âm suresinin 141. âyetinde emredilmiş, onda birinin verilmesi de hadis-i şerifte bildirilmiştir.
İmâm-ı a’zam hazretleri buyuruyor ki:
“Her sebze ve meyve, az olsun, çok olsun, mahsul topraktan alındığı zaman, onda birini veya kıymeti kadar altın veya gümüşü, Müslüman fakirlere vermek farzdır.”
Hayvan gücü ile veya dolap, motor ile sulanan yerdeki mahsul elde edilince, yirmide biri verilir.
Ne kadar olursa olsun, ev bahçesindeki meyve ve sebzeler için ve odun ve ot ve saman için uşur verilmez.
Balın masraf yapılsa dahi, pamuğun, çayın, tütünün, dağdaki ağaç meyvelerinin, zeytinlerin, üzümlerin onda biri, uşur olarak verilir.
Zift, petrol ve tuz için uşur yoktur. Uşru verilmeyen mahsulü yemek haramdır. Yedikten sonra da, vermek lazımdır.
İbni Âbidînde buyuruluyor ki:
“Meyvenin ve ekinin uşru, İmâm-ı a’zama ve İmâm-ı Züfere göre, bitki üzerinde meydana geldikleri ve çürümekten emin oldukları zaman farz olur. Toplanacak hâle gelmese de, faydalanacak, yenecek hâle gelince uşrunu vermek farz olur. İmâm-ı Ebû Yusufa göre olgunlaşınca, toplamadan önce farz olur. İmâm-ı Muhammede göre ise, hasattan sonra, yani hepsini toplayınca farz olur. Hasattan önce, yerinden koparıp yemesi veya başkasına yedirmesi caizdir. Fakat, İmâm-ı a’zama göre, bunun uşrunu da sonra verir. İki imâma göre, bunun uşrunu vermesi lazım olmaz. Fakat, mahsulün beş vesk olması için, bu da hesaba katılır. Olgunlaştıktan sonra koparmış ise, İmâm-ı Muhammede göre, yine uşrunu vermek lazım olmaz. Hepsini topladıktan sonra telef olanın ve çalınanın uşrunu vermek lazım olmaz.”
İmâm-ı Ebu Yusuf ile İmâm-ı Muhammede göre, topraktan çıkan mahsulün, bir sene dayanıklı, miktarının beş veskten çok olması lazımdır. Vesk, bir deve yükü demek olup, altmış sâ’ alan bir hacim ölçeğidir. Altmış sâ’, ikiyüzelli litre olur. Buna göre, iki imâm, uşur için binikiyüzelli litre nisab olduğunu bildirmektedir. Fakat fetva İmâm-ı a’zamın ictihadına göre verilmiştir.
Fakirler, uşurlarını iki imâma göre hesap ederek, zenginler, İmâm-ı a’zama göre vermelidir.
Osman Ünlü