Mâlikî mezhebi fıkıh âlimi. İsmi, Yahyâ bin Abdürrahmân bin Muhammed bin Sâlih bin Ali bin Ömer bin Akîl olup, lakabı Şerefüddîn’dir. Yahyâ bin Abdürrahmân, Magrib’de Acîse denilen bir kabileye mensûb olduğu için, Acîsî diye bilinir. 777 (m. 1375) senesi civarında Acîse kabilesinin bulunduğu yerde doğdu. 862 (m. 1457) senesinde Kâhire’de vefât etti.
Acîse kabilesinin bulunduğu beldede yetişen Acîsî, burada Kur’ân-ı kerîmi ve birçok ilmî kitapları ezberledi. Kırâat ilmini amcasının oğlu Ali bin Mûsâ’nın yanında öğrendi. Sonra ilim öğrenmek için memleketinden ayrılıp, 792 (m. 1390) senesinde başka beldelere gitti. Bicâye’de; Ya’kûb bin Yûsuf, Ebû Mehdî Îsâ, Müferrice Şarihi Ebü’l-Abbâs Nakâvüsi, Ahmed bin Yahyâ bin Sâbir ve Bicâye kadısından ilim öğrendi. Arabî ilimleri, Kasentiye’de Ebü’l-Abbâs Ahmed bin Hatîb’den öğrendi. Büne’de; Kâdı Ebü’l-Abbâs Ahmed bin Kabîb’den, Tunus’ta; buranın kadısı olan Ebû Mehdî Îsâ Gabrinî’den ve bütün Magrib’in âlimi Ebû Abdullah bin Arefen’den ilim öğrendi. Büne’de, zamanın büyük âlimi Ebû Abdullah Muhammed Merrâkûşî’nin yanında üç seneden fazla kaldı. Bu zaman zarfında ondan; nahiv, meânî, beyân, usûl-i fıkıh, tefsîr ve daha başka ilimleri öğrendi. Ayrıca Tunus’ta Ebû Abdullah Muhammed bin Halîfe’den de nahiv ve mantık ilimlerini tahsil etti.
İlim tahsilini tamamlayan Acîsî, 804 (m. 1401) senesinde şark taraflarına gitti. Sefâkıs, Kabîs, Trablus, Magrib ve İskenderiyye gibi gittiği her yerde, ilim öğrenmek istiyenler ondan ilim öğrendi. İskenderiyye’de karşılaştığı Ebû Abdullah Muhammed bin Yûsuf Meslatî’den ve Bedr bin Demâminî’den “Buhârî”nin bir kısmını dinledi. Bir ara Fransızlara esîr düşecekti. Fakat Allahü teâlânın izniyle kurtuldu. Sonra Kâhire’ye, buradan da hacca gitti. Beyt-i Makdîsi ziyâret etti. Dımeşk, Haleb ve daha birçok yeri dolaştı. Daha sonra Kâhire’ye yerleşti. Burada ders verdi. Eser yazdı ve kitapları mütâlâa etti.
Acîsî, Zeynüddîn Übâde’den sonra Şeyhuniyye Medresesi’nde, İbn-i Tûlûn Câmii’nde, Eşrefiyye, Kadîm ve Harûbiyye medreselerinde ders verdi. Acîsî’nin hâfızası çok kuvvetli idi.
Târih bilgisi çok idi. Nâdirattan olan haberleri, bilhassa Eshâb-ı Kirâm ile alâkalı kıssaları çok iyi biliyordu. İbn-i Abdülberr’in “İstiâb” adlı eserini ezberlemişti. “Şerhu Elfiyeti İbn-i Mâlik” ve “Et-Tezkire” adlı kitaplar Acîsî’nin yazmış olduğu eserlerdendir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-12, sh. 206
2) Ed-Dav-ül-lâmi’ cild-10, sh. 231
3) Neyl-ül-ibtihâc sh. 357
4) El-A’lâm cild-8 sh. 153
ACÎSÎ