Fıkıh âlimlerinden. Lakabı İzzeddîn Bağdâdî’dir. 770 (m. 1368) senesinden sonra Bağdad’ın Kaylev köyünde doğdu. 859 (m. 1455) senesinde vefât etti. Bağdad’da büyüyüp yetişti. Önce İmâm-ı Âsım kırâati üzerine Kur’ân-ı kerîmi öğrendi. Bundan sonra ilim tahsiline devam edip, çeşitli ilimlerde ders alıp, çok kitap ezberledi. Bağdad’da, Acem ve Rum diyarında zamanın âlimlerinden ders almak sûretiyle pekçok ilmi öğrendi. Fıkıh ilminde önce Hanbelî mezhebinin fıkıh bilgilerini öğrendi. Sonra da Hanefî mezhebine geçip bu mezhebin fıkıh bilgilerini öğrendi. Ayrıca Şafiî ve Mâlikî mezhebinin fıkıh bilgilerini de öğrenip, dört mezhebde mütehassıs oldu. İlim öğrenmek için seyahatler yapıp ilim tahsiline devam etti. İlimde yetişip, zamanın en meşhûr âlimlerinden oldu.
Hanefî mezhebi fıkıh bilgilerini, Muhammed Hirevî’den öğrendi. Bu hocasından aldığı bir kitabı ezberledi. Bundan sonra sultan, Azerbaycan’da vazîfe verdi. Hidâye adlı meşhûr fıkıh kitabının çoğunu Abdürrahmân Kışlâkî’den okudu. Yine bu zâttan, Hanefî mezhebi usûl bilgilerini öğrendi. Hanbelî mezhebi fıkıh bilgilerini ise, Muhammed bin Hadîd’den okudu. Babasının Hanbelî mezhebinde olması hasebiyle, bu mezhebin fıkıh bilgileri ile çok meşgûl oldu. Şafiî mezhebi fıkıh bilgilerini ise, Nasîruddîn Muhammed’den öğrendi. Uzun müddet onun derslerine devam edip, nahiv ve sarf ilmini de ondan öğrendi. Mâlikî mezhebi fıkhından da bir miktar öğrendi. Usûl-i dîn, akâid ilmini de Sirâcüddîn Zencâbî’den, usûl-i fıkıh ilmini Ahmed Devâlibî’den öğrendi. Bundan başka çeşitli kitapları okuyup; ferâiz, mantık, cedel, tıb ilimlerinde bilgi sahibi oldu. Sonra Tebrîz’e gidip, orada; nahiv, usûl fıkıh ilimlerinde ve Şafiî fıkhında ve usûlünde Celâl Muhammed Kalendeşî’den ders aldı. Mevlânâ Haydar’dan; meânî, beyân ve Keşşâf tefsîrinden ba’zı bölümler okudu. Buradan da Erzincan’a gitti. Orada, Yaroğlu Sivâsî’den tasavvuf ilmini öğrendi. Ba’zı karışıklıklar sebebiyle Anadolu’dan ayrıldı. Haleb’de, âlimler ile görüşüp konuştu. Şam’da Cemâl Daymânî ile ilmî mütâlâalar yaptı. Kudüs’te âlim bir zât olan, Şihâb bin el-Hâim ile görüştü. Buradan Kâhire’ye gitti. Sarf, nahiv, meânî, beyân, mantık, cedel, adâb-ül-bahs, kırâat, tefsîr, hadîs, fıkıh ve tasavvuf ilminde yetişti. Kâhire’ye gidişinde Cemâliye’de kaldı. Kendisinden ilim öğrenmek üzere pekçok talebe dersine gelip, ondan ilim öğrendi. Burada Şeyh Mustafâ el-Maksatî’nin kerîmesi (kızı) ile evlendi. Orada bir işle meşgûl oldu. Şöhreti yayılıp, sevildi. O zaman yapılmakta olan Müeyyed Câmii’nin inşâsı bittiği zaman, sultan, müderrisleriyle birlikte câminin açılışında bulundu. Orada müderrislerden biri, el-Bedrul Aksarâyî el-Hanefî idi. Abdüsselâm bin Ahmed el-Kaylevî de orada bulundu. Onunla, Aksarâyî’den başkası konuşmadı, ikisi, ilmî bir sohbet yaptılar, sultan da dinledi. Bu vesîle ile sultan onu çok beğendi. Bundan sonra onu sır kâtipliğine kabûl etti.
O, bütün hadîs ilimlerini Veliyyüddîn Irâkî ve İbn-üs-Salâh’dan öğrendi. Ondan; babasının eserlerini, “Tahrîb-ül-Esânid”, “Elmanzûmetü fî garîb-ül-Kur’ân”, “Sîret-ül-Elfiye”nin başlangıcını, “Elfiyet-ül-Hadîsiyye”nin tamâmını okudu. Şeyh İmâm-ül-Âlim İbn-üs-Salâh, ona hadîs ilimlerini okutma husûsunda icâzet verdi. İbn-i Hacer Askalânî’ye “Sahîh-i Buhârî’yi ve “En-Nûhbe”yi okuttu ve bu husûsta ihtisas sahibi yaptı. Cemâliye’deki on talebesinden birisi de o idi. Onun “Nûhbe” adlı eserini İbn-i Hacer Askalânî kendi yazısıyla yazmıştır. Ve bu eser için şöyle demiştir: “Mecdüddîn Abdüsselâm el-Bağdâdî’nin bu eseri; ifâde, istifâde ve beyân yönüyle çok doyurucu ve okuyan kimseye çok fayda veren bir eserdir.”
Mecdüddîn Abdüsselâm el-Bağdâdî, rivâyet ilmini; Zeyneddîn Ebû Bekr el-Merâgî’den hacca gittiği zaman Mekke’de, Şerefüddîn bin Kuyek, Cemâleddîn Abdullah el-Hanbelî, el-Bermâvî, Zerâtiti, İbn-ül-Mısrî, İbn-ül-Baytâr, Halîl bin Sa’îd el-Kuraşî, Takıyy-üz-Zebîrî, Fahr-üd-Dendiylâ eş-Şehbân-üt-Tarinî, Betâihî es-Serrâcü, Kâri-ül-Hidâye’den öğrendi. Ona; Haremeyn âlimlerinden Cemâl bin Tâhire, Zeyneddîn Tabiri, Abdürrahmân ez-Zerendî ve başkaları rivâyet husûsunda icâzet verdiler. Mekke’de başka cemâatlerden de hadîs dinledi. Sultanlar onun sohbetine devam ettiler. Oradan Hüseyniyye’ye gitti. Orada, Sarim havuzunun yakınında yerleşti. Ondan pekçok insanlar istifâde etti. Nâsıriyye, Eşrefiyye, Kadime, Ehbagaviyye medreslerinde müderrislik yaptı. Ondan ilim tahsil edenler; Şâfiîlerden Zeyneddîn Rıdvan, İbn-i Hadr, İbn-i Sâlim Takıyyüddîn Menûfî Şeref bin el-Haşab, Takıyyüddîn Haşânî; Hanefî’lerden İbn-i Hümem, Takıyyüddîn Şemnî; Mâlikîlerden el-Karafî, el-Ebdenî; Hanbelîlerden İzzeddîn Kenânî, Bedreddîn Bağdadî, İbn-i Razzaz gibi âlimlerdir.
Abdüsselâm Bağdadî, hayır sahibi, dînine bağlı, emânete riâyet eden, zühd ve iffet sahibi idi. Dünyâdan uzak, olgun, tevâzu sahibi, elinde olanları fakirlere dağıtma husûsunda gayretli, çok riyâzet yapan, sabırlı, bütün gün talebelerinin verdiği sıkıntılara katlanan bir zât idi. Kur’ân-ı kerîmi okurken ma’nâsını düşünerek ve titreyerek okurdu. Zamanındaki ba’zı âlimler onun hakkında; “Mısır’a onun gibisi gelmedi. O çok fasîh konuşurdu.
Kuvvetli bir Hâfızaya sahip idi. Kıymeti takdîr edilemiyen bir kimseydi.” dediler.
Kendisinden; Tahayyüddîn Kalkaşendî, el-Bikâî ve başkaları ilim tahsil etti. “İslâmiyyet beş temel üzerine kuruldu” buyurulan hadîs-i şerîfi şerh edip, bu husûsta bir kitap yazmıştır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-5, sh. 222
2) Ed-Dav-ül-lâmi’ cild-4, sh. 198
3) Keşf-üz-zünûn sh. 1039
4) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 571
ABDÜSSELÂM BİN AHMED EL-KAYLEVÎ