Yahûdilerin ihânetleri -3-
Sevgili Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Mekke’den hicret ettiği yıllarda, Medîne-i münevverede Eshâb-ı kiramdan (radıyallahü anhüm) başka; Hıristiyanlar, Yahûdîler ve puta tapan müşrikler de vardı. Yahûdîler; Benî Kaynukâ, Benî Nâdir, Benî Kureyzâ olmak üzere üç kabîleden meydana geliyordu. Bunlar İslâm’a ve bilhassa sevgili Peygamberimize ziyadesiyle düşman oldular. Resûlullah efendimizin, Peygamber olduğunu biliyor, fakat kendi kavimlerinden olmadığı için, hasetliklerinden bir türlü îmân etmiyorlardı. Hattâ, Peygamber efendimizin doğumundan bugüne kadar hep o Server’e tuzak kurmuş ve mübarek vücûdunu ortadan kaldırmak için çalışmışlardı. Bir türlü Allahü teâlânın O’nu koruduğunu akıl edemiyor, zarar vermek için inatla fırsat kolluyorlardı.
Medîne-i münevvereden sürülen fitne ve fesât kaynağı Yahûdi Nâdiroğulları, gruplara ayrılarak Şam’a ve Hayber’e gitmişlerdi. Fakat, İslâm’a ve Peygamber efendimize olan kin ve intikam duyguları kalplerinden hiç eksilmemişti. Reisleri Huyey bin Ahtab, kavminin ileri gelenlerinden yanına topladığı yirmi adamı ile Mekke’ye gitti. Ebû Süfyân ile görüşüp, sevgili Peygamberimizin mübarek vücûdunu ortadan kaldırmak üzere anlaşmaya oturdular. “Bu işi bitirinceye kadar hiç ayrılmadan yanınızda bulunacağız!” dediler. Ebû Süfyân; “Bizim düşmanımıza düşman olanlar, bizim katımızda makbuldür. Fakat, size güvenebilmemiz için, putlarımıza tapmanız lâzım. Ancak bundan sonra samîmi olduğunuzu kabul edip, emîn olabiliriz” dedi. Gayelerine kavuşmak için dinlerini dahi veren Yahûdîler, putların önünde yerlere kapandılar… Kitaplı kâfir iken, kitapsız oldular. Sevgili Peygamberimizi ortadan kaldırmak ve dîn-i İslâm’ı yıkmak için yemîn ettiler.
Müşrikler derhal savaş hazırlığını yapıp, Hendek harbi için Medine’ye yürüdüler. Medîne’ye yaklaştıklarında, Yahûdi reisi Huyey bin Ahtab, müşrik ordusundan ayrılıp, gece, Benî Kureyzâ Yahûdilerinin reîsi Ka’b’ın evine geldi. Kapıyı çalıp kendisini tanıttı ve; “Ey Ka’b! Kureyş’in bütün ordusunu, Kinâne ve Gatafanoğulları gibi nice kabileleri on bin kişilik bir ordu hâlinde, getirmiş bulunuyorum. Artık Muhammed ve Eshâbı kurtulamayacaktır. Onları tamamen imha edinceye kadar Kureyşlilerle buradan ayrılmamaya yemîn ettik!..” dedi.
Ka’b ona; “Muhammed ve Eshâbı öldürülemez de, Kureyş ve Gatafanlılar ülkelerine dönüp giderse, burada yalnız kalırız. Sonunda hepimizi öldürürler diye korkuyorum!…” diye endişesini belirtince, Huyey; “Bu korkunun gitmesi için Kureyş ve Gatafanlılardan yetmiş kişi rehin istersin. Bu rehineler sende olduğu müddetçe, ayrılıp gidemezler. Şayet yenilip giderlerse, ben sizin yanınızdan ayrılmam. Size gelen felâket bana gelmiş olur” diyerek, Ka’b’ı sonra da diğer Yahûdîleri aldattı. Müslümanlarla olan muahedeyi/anlaşmayı yırttırdı. Böylece antlaşma bozulmuş oldu. Huyey, müşrik ordusuna dönüp durumu anlattı. Benî Kureyzâ yahûdilerinin, Müslümanları arkadan vuracaklarını bildirdi. [Devamı var]
Hasan Yavaş 2023-11-15 01:30:04