Allahü tealaya şükr edeceğiz. Peygamber efendimize ‘aleyhissalatü vesselam’ şükr edeceğiz. Çünki o Peygamber, bizlere İslamiyeti anlatmak için o kadar yükü çekmiştir. Ne işkenceler, ne sıkıntılar, ne hastalıklar çekti. Mübarek buyurmuş ki; Benim çektiğim sıkıntıyı veya üzüntüyü gelmiş veya gelecek bütün insanlardan hiçbirisi çekmemiştir. O kadar çok üzüntü çektim. Niye? Sırf biz yanmayalım diye. Böyle bir Peygambere ‘aleyhissalatü vesselam’ teşekkür icap etmez mi? Peki Ona nasıl teşekkür edeceğiz? Salevât-ı şerife getireceğiz. Onun hayatını okuyacağız. O ne için yaşadıysa, biz de biraz O’nun gibi yaşamaya çalışacağız. O, sırf Allahü tealanın kulları yanmasın diye hayatını ortaya koyduğu gibi, biz de hiç olmazsa birkaç kişiye kitap versek yahut da dinden bahsetsek, O’nun yolunda gitmiş oluruz. O’nun yolu, bu yoldur. Sonra kime teşekkür edeceğiz? Annemizin çektiğini, evlendikten sonra hanımının çektiği o acıları, ızdırapları görünce anlarsın. Ne hak varmış, dersin. Öyle diyenleri çok gördük. Şüphesiz ki, annemize babamıza çok saygılı olmamız lazım. Çünki onların duasını almazsak, kurtulamayız.
Âb-ı Hayat – 3872